Geleneksel Yayla Mimarisi ve Sorunları: Örnek Abant Yaylaları
KÖROĞLU
ve YAYLA KÜLTÜRÜ
CANLANDIRMA
VE YAŞATMA PROJESİ
ÇALIŞTAY
PROGRAMI 2011
23-24 Eylül 2011
Kıbrıscık
BOLU
“Geleneksel Yayla Mimarisi ve Sorunları: Örnek
Abant Yaylaları”
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Abant
İzzet Baysal Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Başkanı,
Gölköy-BOLU
Yaylalar,
hukuk literatüründe “...bir ya da birkaç köy, kasaba, şehir halkının
.hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirdikleri, kadimden beri bu şekilde
kullanılan, mülk edinilmeyen ve zilyetlikle kazanılmayan yüksek arazi
parçalarıdır” şeklinde tanımlanmaktadır.
Boludaki başlıca yaylalar Değirmenözü, Gölcük,
Saraycık, Üstyaka, Sarıalan, At, Aladağ, Abant yayla guruplarıdır. Ayrıca ilin
tüm ilçelerinde birçok yayla vardır.
Bu çalışmada örnek olarak Abant Tabiat Parkı
içerisindeki 4 yayla ele alınmıştır. Bu yazıda; 2001 – 2003 Yıllarında
hazırlanan “Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı” çalışmaları için
tarafımdan Abant için hazırlanan bölümlerden ve grup tarafından yapılan anket
çalışmaları, arazi saptama ve belgeleme çalışmalarından yararlanılmıştır[1].
Bu kapsamda yaylalarda kaçak yapılaşmanın
önlenmesi ve eski yapıların onarım ve turizm amaçlı kullanımına yönelik
öneriler geliştirilecektir.
I. ABANT TABİAT PARKI İÇİNDE YER ALAN YAYLALAR
Abant Tabiat Parkı sınırları içinde köy bulunmamaktadır.
Ancak Tabiat Parkı sınırları dahilinde, yakın köylere ait Samat, Sarıyer ve
Örencik Yaylalarının tamamı ve Pelitözü Yaylasının bir kısmı bulunmaktadır.
Yayla yerleşimlerine yönelik araştırmalar yerinde birebir saptama ve fotografik
belgeleme çalışması ile tamamlanmıştır[2].
Abant Gölü ve yaylarına ilişkin detaylı
çalışmalar yapılmıştır. Yaylalarda bire bir arazi kullanımı, yapı kalitesi ve
niteliği, kat yüksekliği, onarım gereksinimlerine ilişkin saptama ve belgeleme
çalışmaları yapılmış ve elde edilen bulgular raporun ilgili kısımlarında
verilmiştir. Bu çalışmalar Pelitözü yaylasının Tabiat Parkı sınırları içerisine
girmeyen kısmı için de yapılmıştır.
Yine yaylalarda ve Tabiat Parkı civarında
bulunan mahallelerde anket çalışmaları yapılmış ve anket sonuçları
değerlendirilmiştir.

ABANT GÖLÜ TABİAT PARKI İÇİNDE YAYLALAR (Özel
Proje Alanları)
Abant Gölü Tabiat Parkı arazi kullanım
özelliklerini tespit etmek için, sahada bire bir çalışmalar yapılmış, mevcut
arazi kullanımı ile ilgili veriler hava fotoğrafları ve arazi gözlemleri ile
harita üzerine koordinatlı olarak aktarılmıştır. Özellikle Tabiat Parkı
sınırları içindeki yaylalarda yayla evlerinin konumları fotoğraflanmış ve
yaylalara ilişkin fotoğraf albümü oluşturulmuştur.
Ankara Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu yetkilileri ile birlikte yapılan arazi
çalışmaları sonucunda da Tabiat Parkı içerisinde kayda değer bir arkeolojik buluntuya
rastlanılmamış, ancak hemen sınır dışında, kuzeybatıda Pelitözü yaylası
eteklerinde yarı tahrip olmuş, açılmış birbirine yakın konumda üç tümülüs
saptanmıştır. Bu tümülüsler Kültür Bakanlığı’nca tescilli değildir. Bu kesimde
detaylı araştırma ve gerekirse kazı çalışması yapılmalıdır.
II. ABANT TABİAT PARKI YAYLA EVİ MİMARİSİ
Bölgenin yoğun orman dokusu ile kaplı olması,
Yayla evlerinin inşaasında ağırlıklı olarak ahşap kullanımına sebep olmuştur. Kâgir
malzeme ise daha ziyade cami, han, hamam gibi kamu binalarında, ahşap evlerin
su basmanlarında kullanılmıştır.
Yayla evleri ahır + tek katlı, çatı eğimi en
çok % 45 olan beşik çatılı yapılardır.
Çatılarda en çok 1,5 metreye ulaşan saçak
bulunmaktadır. Ahırların bulunduğu zemin kagir, 1 katlar ise ahşap veya çelik
karkas inşa edilmektedir.
Zemin kotlarda genellikle büyükbaş hayvan barındırılmakta, bazen üst
kata giriş ayrı düzenlenmektedir. Hayvan ahırları bazen
ayrı ve genellikle evin altında geleneksel olarak düzenlenmektedir. Koku, sinek
vb. çevre sorunu için önlemler alınması zorunludur. Katta max. 1,5 metreye
ulaşan çıkmalar bulunmaktadır. Katlarda gömme veya açık veya cumba nitelikli
açık veya kapalı balkonlar yer alır.

YAYLA
EVİ STRÜKTÜRÜ (Örencik Yaylası)
Karkas içi dolgu malzemesi zemin katlarda moloz ve/veya yontma taş
(veya sonradan çimento) harçlı sıva ile kaplanmış tuğla vb taşıyıcı malzemeden
oluşmaktadır. Çatılar oluklu saç vb metal kaplanmaktadır. Merdiven ve balkon
korkuluklarda ahşap, pencereler ve kapılarda ahşap kepenk / kapak kullanılmaktadır. Ahşap veya çelik karkas
strüktür ahşap kaplama malzemesi ile kaplanmaktadır.

ÖRNEK SAMAT YAYLASINDA ÇÖKMÜŞ BİR YAYLA EVİ
III. YAYLALARDAKİ KAÇAK YAPILAŞMALAR VE YAYLA SORUNLARI
Yayla sakinleri ilkbaharla birlikte gerek küçük baş, gerekse büyük baş
hayvanlarıyla sonbahara kadar burada barınmaktadırlar. Otlatma mevcut meralarda
ve alpin zonlarda plansız ve başıboş bir tarzda yapılmaktadır. Ayrıca burada
yaşayan halk, yakacak temini, çıra toplama ve çıkarma gibi orman ağaçlarına
zarar verebilecek davranışlarda bulunabilmektedir [3].
Çevre halkının usulsüz ve plansız otlatma, çıra toplama ve çıkarma tali
ürünlerden (mantar, çilek, kuşburnu, salep, üvez, ahlat) düzensiz bir şekilde
yararlanıldığı gibi, ziyaretçi yoğunluğunun aşırı olduğu günlerde piknik
ateşleri için yakacak teminiyle zararlar getirebileceğinden bahsedilebilir.
Diğer taraftan oluşan turizm potansiyeli çerçevesinde mevcut otellerde
yılın on iki ayında gerek eğlence – dinlenme, toplantı ve sportif amaçlar ile,
iç ve dış turizme dönük konaklamalar, tur turizmi ve çevre köy – ilçe ve
illerden günübirliğine gelenler oldukça yoğunlaşmaktadır. Bu kişilerden
bazıları, Göl ve çevresinde kendiliğinden disiplinsiz iş aramakta, marjinal
sektör denilebilecek satıcılar gelmekte ve dolayısıyla sorunlar oluşmaktadır.
Yaylalarda son dönemlerde artan kaçak yapılaşmaların özellikle Samat,
Örencik ve Sarıyer yaylalarının yaylak mevsimlerde değil sürekli yerleşim
amacıyla kullanıldığını göstermektedir. Hava Fotoğraflarının değerlendirilmesi
sonucunda 1984 - 1994 yılları itibarıyle Samat, Örencik ve Sarıyer yaylalarında
yer alan yapı sayıları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
TABLO 1 : ABANT GÖLÜ TABİAT
PARKINDA YER ALAN YAYLALARIN 1984 – 1994
YILLARI İTİBARIYLE YAPI SAYILARI
YAYLALAR
|
YAPI SAYISI
|
|
1984 Yılı
|
1994 Yılı
|
|
Samat Yaylası
|
69
|
100
|
Örencik Yaylası
|
77
|
89
|
Sarıyer Yaylası
|
43
|
40
|
Toplam
|
189
|
229
|
Kaynak : Abant Uzun Devreli
Gelişme Planı, Araştırma Raporu, 2002.
Samat Yaylasında yapılan yayla evleri
hakkında 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 14. Mad. delaletiyle, 20
ve 21. Maddelerinin uygulanması istemiyle Kamu Davası açılmıştır. Bu eylem hem
Milli Parklar Kanunu (2873) hem de Orman
Kanunu’nun (6831) 93/1 ve 111. Maddeleri kapsamında suç oluşturduğu için, önce
Orman Muhafaza memurları tarafından zabıt tutulmakta ve inşaatlar
mühürlenmekte, daha sonra fiil hakkında Mudurnu Cumhuriyet Başsavcılığının
iddianameleri ile kamu Davaları açılarak Mudurnu Sulh Ceza Mahkemesi tarafından
yargılamalar yapılmaktadır.
Samat Köyü Yaylasında Köy Kurulunun köyde hayvan otlatmayı yasaklaması
nedeni ile yaylalara rağbet artmaktadır. Yerel yayla evleri taş duvar üzerine
ahşap kütüklerden inşa edilmektedir, ancak kaçak yapıların bir çoğu kalıcı
nitelikte betonarme yapılardır ve mülk edinme amacını taşımaktadır .
Mudurnu Cumhuriyet Başsavcılığı
emirleri ve ekindeki yazılara konu olan Mudurnu Samat, Örencik ve Sarıyer
Yaylalarında daha önce suç tutanağı tutulan ve kullanımdan men’i için mahkeme
kararı tebligatı yapılan şahısların yayla evleri görevli memurlar tarafından
teker teker dolaşılmış ve evlerin tahliye edilerek kullanılmaması istenmiştir.
Ancak yayla evi sahiplerinin evlerini tahliye etmedikleri belirtilmektedir.
01.02.03 Ağustos 2000 tarihlerinde Örencik, Samat ve Sarıyer
Yaylalarındaki kaçak yapılan yayla evleri kullanımdan men edilerek
mühürlenmiştir. Ayrıca, Köy Muhtarlıklarına Milli Park Başmühendisliği
tarafından yaylalardaki kaçak yapıların kontrolü ile tahliye edileceği resmi
yazı ile bildirildikten sonra bu tahliye işlemini durdurmak için 31.07.2000
tarihinde köylerde şap hastalığı var şeklinde müracaat etmişlerdir [4].
Yaylalarda ikamet edenlerin tamamının daimi yaylada ikamet ettikleri ve
yayla evlerini pansiyon olarak kiraya vererek para kazandıkları saptanmış ve
kullanımdan men edilmişlerdir.
Abant Gölü Tabiat Parkı içindeki yaylalardaki usulsüz yapılaşmalar zabıt
tutularak mahkemeye intikal ettirilmektedir. Ancak, yaylada yaşayan hukuka
saygılı vatandaşlar hayvancılıkla uğraşmakta ve bu kaçak yapılaşmalar onları da etkilemektedir.
Usulsüz yapılaşmaların kesinleşen mahkeme kararlarının uygulanması için
jandarmadan yardım istenmiştir. Tabiat Parkı içerisinde ahşap eski yayla evi
çökenler, eskiden beri yaylak ve kışlaklardan yararlanan vatandaşların zor
durumda kalmamaları için diğer bölgelere emsal oluşturacak örnek bir yapı
sistemi belirlenerek bir proje geliştirilmesi, yerleşim yerlerinin ve
sınırlarının belirlenmesi, hak sahiplerinin belirlenmesi gerekmektedir [5]
III.1. YAYLA YERLEŞİMLERİNDE
ÇEVRE SORUNLARI
Abant Gölü Tabiat Parkı;
yaylalardaki turizme yönelik talep ve kaçak yapılaşmalar, göl kıyısındaki
turbalaşma ve sazlıklara kadar çevresel ve sosyal sorunların arttığı, son
yıllarda yapılan Uzun Devreli Gelişme Planı kararlarına tamamen aykırı karar ve
uygulamalarla giderek doğal yapısı tahrip edilmekte olan korunması gerekli bir doğa parçasıdır.
Sadece Abant çevresinde değil,
hemen tüm yaylalarda son dönemlerde görülen kaçak yapılaşmalar beraberinde bu
yaylaların yaylak mevsimlerde değil sürekli yerleşim amacıyla kullanılmasını
getirmiştir. Abant yaylalarında 2002-2003 yıllarında toplam 230 yapı
bulunmakta, özellikle yaz aylarında yaklaşık 1000 kişi yaylalarda yaşamaktadır.
Yaklaşık 100 m3/gün atık su sızdırmalı fosseptikler yoluyla bertaraf
edilmektedir. Yer altı suları ve dereler aracılığıyla bu kirleticilerin göle
ulaşması muhtemeldir. Bu nedenle yaylalarda kullanılan fosseptiklerin mutlaka
ilgili standartları sağlayan yapıda olması sağlanmalı, fosseptiklerden alınan
arıtılmamış sular kesinlikle bir alıcı ortama değil, sonu arıtma ile biten bir
şebekeye boşaltılmalıdır. Yaylalarda giderek artan kaçak yapılaşmalar da hem
uzaktan, hem de yayla içlerinde görsel kirliliğe neden olmaktadır.
Yaylalar çevresindeki akar ve
durgun su kıyılarına atılan evsel atıklar da lokal olarak ve ilkbaharda suyla
süpürüldüklerinden dolayı tüm olarak olumsuz etkilere neden olmaktadırlar.
Abant ve çevresi köylülerinin
yaylalara Mayıs ayı ile birlikte göçü sonucu ağır bir otlatma faaliyetine maruz
kalmaktadır. Bu durum ise Abant Gölü Tabiat Parkı bitki türlerinin azalmasına
sebep olmaktadır.
Abant Gölü Tabiat Parkı alanı
yoğun turistik, yaylacılık ve avcılık aktiviteleri altında birtakım olumsuz
etkilerle karşı karşıyadır. Dolayısıyla bu olumsuz etkiler park alanı içinde ve
özellikle göldeki tür zenginliğinin kaybına yol açabilir. Kaldı ki geçmiş
zamanlarda -geyik avlanmasının yasak olmadığı yıllarda- geyik popülasyonunda
önemli düşüşler görülmesi ve bölgede geyik neslinin tükenme tehlikesiyle
karşılaşması bu olumsuz etkilerin doğal bir sonucudur.
IV. Yayla Anketleri Değerlendirmesi
Abant Gölü çevresinde yer alan
Samat, Örencik ve Sarıyer yaylalarında Muhtarlar ve Köy ileri gelenlerine sosyal anket uygulaması yapılmıştır. Ayrıca,
Köy Ürünleri satış Merkezi’nde çalışanlar ile görüşülmüş ve sosyal anket
sorgulaması yapılmıştır[6].
Tabiat Parkı sınırları içerisinde
mevcut köy yoktur. Ancak en yakın köylere ait Sarıyer, Örencik ve Samat
Yaylaları vardır. Sarıyer ve Örencik Yaylaları, Parkın kuzeybatısında, Samat
Yaylası ise Parkın doğusunda yer almaktadır. Örencik yaylasında 54 hanede 150 –
200 kişi, Sarıyer yaylasında 41 hanede 100 – 125 kişi, Samat yaylasında 101
hanede 300 – 350 kişi Nisan – Ekim ayları arasında yaylamaktadırlar.
Parka en yakın köylerde bu
yaylalara ait olan Örencik köyü 80 hanede 300 – 350 kişi, Sarıyer köyünde 53
hanede 150 – 200 kişi, Samat köyünde 143 hanede 550 – 600 kişi yaşamaktadır. Yapılan anket çalışmalarına göre, Örencik,
Sarıyer ve Samat yaylarının ilişkide bulunduğu merkezlerin başında Bolu ve
Mudurnu gelmektedir. Bu merkezlerin yanında yaylaların birbirleriyle ve
Abant’la ilişkileri ekonomik, sağlık ve eğitim amaçlıdır.
Yine anket sonuçlarına göre,
yaylalarda yaşayan hanelerin % 100’
ü hayvancılıkla geçinmektedir. En kalabalık sürüye sahip ailenin hayvan sayısı
100 civarında olmakla birlikte, hiç hayvanı olamayan hane yok denecek kadar
azdır. Yaylalarda yaşayanların % 60’ı, üreme miktarındaki artış, hayvan
satışındaki artış ve hayvan yemindeki artış gibi nedenlerle hayvan sayısının arttığını
belirtirken, % 40’
ı barınak problemlerinden dolayı hayvan sayısının azaldığını belirtmektedir.
Yapılan anketlerden ve birebir yapılan görüşmelerden, hayvancılığın yaylalarda
yaşayanlar için, tek geçim kaynağı olması nedeniyle, çok önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Anket çalışmaları sonuçlarına
göre, tarım ve hayvancılık dışında yaylalarda yaşayanlar genellikle turizm
sektöründe çalışmaktadırlar. Örencik yaylasında 15 kişi otelde; garson, belboy,
recepsionist olarak, 25 – 30 kişi satış ya da faytonculuk gibi ticaret
faaliyetlerinde çalışmaktadırlar. Samat yaylasında, 20 – 25 kişi otelde, 20 –
25 kişi tavukçuluk işinde, 20 – 25 kişi de ticaret faaliyetlerinde
çalışmaktadırlar. Sarıyer yaylasında ise, 3 kişi öğretmen olarak görev
yapmaktadır.
Anket sonuçlarına göre,
yaylalarda yaşayanların % 80’
e yakın bir kısmı yaylalarının, çevresel duyarlılığı yüksek bir bölgede yer
aldığını bilmektedir. % 90’a yakın bir kısım Abant’ a gitmekte ve Abant’ın
önemini bilmektedir. Ancak yaylalarda yaşayanların sadece % 40’ a yakın bir kısmı yakın
çevrede bulunan doğal nitelikli alanları bilmektedir.
Sarıyer, Örencik ve Samat
yaylarında yaşayan kişilere yapılan anketler sonucunda, yaylaların mevcut
durumuna ilişkin bilgilere ulaşılmıştır.
a) Sosyal Yapı
Yaylalarda eğitim düzeyine
bakıldığında Örencik ve Sarıyer yaylasında yaşayanların % 100’ ü ilköğretim bitirmiş
olup, okuma yazma bilmektedirler.
Yaylalarda ciddi bir sağlık
problemi yaşanmamakla birlikte, genellikle romatizma, bronşit ve govarta
hastalıkları; hayvanlarda ise şap hastalığı görülmektedir.
b) Tarımsal Faaliyetler
Tarımsal faaliyetlere
bakıldığında, yaylalarda sulu tarımın yapılmadığına, üç yaylada da kuru tarımın
yapıldığını görmekteyiz. Mera ve otlak alanlarının yer aldığı yaylalardan
sadece Sarıyer yaylasında 1 adet sera bulunmaktadır. Tablo 1’ de yaylalardaki toprak
dağılımı verilmiştir.
TABLO 56: TOPRAK DAĞILIMI
|
KURU TARIM
|
MERA,OTLAK
|
İŞLENMEYEN
|
SARIYER
|
1800 dön.
|
150 dön.
|
30 dön.
|
ÖRENCİK
|
3760 dön.
|
30 dön.
|
|
SAMAT
|
500 dön
|
|
|
Kaynak: Anket Dökümleri
Samat yaylasındaki 8-10 hane
dışında topraksız hane bulunmayıp, çiftçilerin % 40’ ı ortalama 50 dön. toprağa
sahiptir. Örencik yaylasında en büyük toprak sahibi 100 dön. toprağı sahipken,
Sarıyer yaylasındaki toprak sahibi 75 dön. toprağa sahiptir.
Yaylalarda toprak kirası
uygulanmamaktadır.
Yaylalardaki yarıcılık durumuna
baktığımızda “3 çuval un karşılığı” ya da 1 / 3 oranında anlaşma durumlarının
söz konusu olduğunu görmekteyiz. Yarıcılıktan başka “tohum veya gübreyi yarı
oranda karşılama” şeklinde ortakçılık biçimleri görülmektedir.
Yaylalarda soğan, orman ürünleri,
alıç, dağ çiçeği, böğürtlen, buğday, arpa, fiğ, yulaf, tahıl, ıza, fiğ, mısır,
yulaf gibi ürünler yetişmektedir. Bu ürünlerden buğday ve arpa üretiminin
ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz. Bu ürünler pazarlanmamakta, daha çok hayvan
yemi olarak kullanılmaktadır.
Tablo 2’ de yaylaların sahip olduğu
tarım araç-gereçleri verilmiştir.
TABLO 57: TARIM ARAÇ – GEREÇLERİ
|
Traktör
|
Biçer - Döver
|
Pulluk
|
Mibzer
|
Su Pompası
|
Patos
|
Diğer
|
SARIYER
|
25-36
|
-
|
25-36
|
2-5
|
-
|
25-30
|
-
|
ÖRENCİK
|
62
|
-
|
62
|
2
|
5-6
|
40
|
Buğday ve tohum makineleri
|
SAMAT
|
135
|
-
|
135
|
5
|
13
|
80
|
-
|
Kaynak: Anket Dökümleri
Yaylalarda kadınların tarım
dışında yaptığı işler ise genellikle hayvancılık, köy ürünleri (peynir, tarhana
vb.) üretmek, el işleri yapmaktır.
d) Yayla İçi ve Yaylalar Arası İlişkiler
Yaylalarda Haziran’ ın son
haftasında Hacet Bayramı yapılmaktadır. Bu bayramda güreş, at yarışı
yapılmakta, mevlut okunmakta ve pilav yenmektedir.
e) Göç Durumu
Yaylalarda önemli bir göç durumu
görülmemektedir. Örencik yaylasından Bolu’ ya mevsimlik, memur ya da inşaat
işçisi olarak giden, Samat yaylasından
ise mevsimlik, otellerde garson ya da belboy olarak çalışmak için Antalya ya da
İstanbul’ a giden olmaktadır.
f) Yaylalar ile ilgili Sorunlar
Yapılan anket ve birebir
görüşmelerden çıkarılan yayla sorunları önem sırasına göre şöyledir:
-
Yayladaki evlerin mühürlü olması
-
Hayvancılık için alan yetersizliği
-
Su sorunu
-
Köy ürünlerinin satışı için mekan eksikliği /
yetersizliği
-
Cami eksikliği
4.4.1. Örencik Köyü ve
Yaylası
Köyde bulunan eski harabe ve
kalıntılardan dolayı, Ören yeri anlamında köye Örencik adı verilmiştir.
Mudurnu İlçesi’nin kuzeyinde yer alan Abant Dağları’nın güney yamacında,
Mudurnu Ovası’nın kıyısında düz bir alanda kurulmuştur. Köy Mudurnu ilçesine 17 km ., Mudurnu - Bolu
karayoluna 7 km .
uzaklıktadır. Yolu asfalttır. Abant Gölü’ne yakın bir yaylası mevcuttur. Yaz
başlarında köy aileleri yaylaya göç ederek,
harman zamanına kadar buradaki
otlaklarda büyük ve küçük baş hayvanlarını otlatırlar.
İki mahalleden oluşur. Köyde 82
hanede 206 kadın 200 erkek olmak üzere
406 kişi yaşamaktadır [7].
|
Kaynak: Anket Dökümü
Sarıyer yaylasının nüfus
dağılımını gösteren grafiğe bakıldığında,
Sarıyer yaylasında 46 ile 64 yaşa arasının çoğunlukta olduğunu ve
ardından 26 ile 45 yaş arası ve daha sonra da 15 ile 25 arası yaşın geldiğini
görmekteyiz. Buna göre Sarıyer yaylasında orta yaş grubunun ağırlıkta olduğunu
söyleyebiliriz.
Köyün kuzeyinde az miktarda orman
mevcuttur, ancak orman üretiminden bir gelir sağlanmamaktadır. Tarım ve
hayvancılık köyün en önemli gelir kaynağıdır. Buğday, arpa, fiğ, pancar
yetiştiriciliğinin yanında patates ekimi de yapılır. Hayvanlardan besi
tavukçuluğunun yanında son yıllarda süt verimi yüksek büyükbaş hayvan
besiciliği de yapılmaktadır.
Köyde 2 ilkokul ve lojman, 2 adet
cami, 2 imam evi, 1 adet PTT acentesi, 6 adet çamaşırhane bulunmaktadır. Köyde
her yıl Hacet Bayramı yapılır. Geniş, düz ve tamamen çimen kaplı olan Örencik
Yaylasının etrafındaki tepelerde, yamaç paraşütü eğitimleri ve tecrübeli
pilotların katıldığı uçuş turları yapılmaktadır [8].
Köy halkının bir kısmı Abant
otelleri ve diğer turistik tesislerde çalışmaktadır. Ayrıca hayvansal ürünlerin
bir kısmı da Abant’ daki turistlere satılarak gelir elde edilmektedir.
4.4.2. Samat Köyü ve
Yaylası
Köyün ilçeye uzaklığı 17 km . dir. Bunun 7 km .si stabilize yolla
Mudurnu - Bolu karayoluna bağlıdır. Köyün tarihi ile ilgili önemli bir bilgi
bulunmamaktadır. Mudurnu ilçesinin kuzeyinde Abant Dağları üzerinde olan Dikmen
Tepesi eteklerinde kurulmuştur. Arazinin bazı bölümleri genelde engebelidir.
Bölgenin özelliklerini taşır. Kuzey ve kuzey - doğusu ormanlıktır. Mahalle
kenarından geçen, ilkbaharda karların erimesi ile çoğalan küçük bir dere akar.
Tarım arazisi halkın ihtiyacını
karşılar. Bir miktar da sebze yetiştiriciliği yapılır. Tarım ürünlerinden
buğday, arpa, yulaf, fiğ, yonca yetiştirilir. Ayrıca patates yetiştirilir.
Orman istihsali azdır. Bazı yıllar hiç yapılmaz. Büyükbaş hayvancılık ve
süt inekçiliği gelişmiştir. Her gün düzenli olarak süt satışı yapılır. Küçük
baş hayvanlardan koyun beslenir.
Halkın diğer bir geçim kaynağı da
turizmdir. Abant Gölü Tabiat Parkı’ndaki tesislerde köyden yüze yakın kişi
çalıştığı belirtilmektedir. Ayrıca hayvansal ürünleri ve el sanatlarını burada
turistlere satarak önemli bir gelir sağlarlar.
Köy, Yeni ve Dere Mahalle olmak
üzere iki mahalleden oluşur. Her iki mahallede de besi tavukçuluğu son yıllarda
giderek gelişmiş ve üretim artmıştır. Halkın en önemli gelir kaynağı olmuştur.
Köy nüfus bakımından ilçenin en büyük köylerindendir. Nüfusu 704’tür. Bunun
370’i kadın, 334’ü erkektir. Hane sayısı ise 138’dir. Mahallelerde yerleşim
yenidir. Yeni Mahalleye 1944 depreminden sonra, Dere Mahalleye ise 1973
yılından sonra yerleşilmiştir [9].
Köyün Abant Gölü’ne 100 m . uzaklıkta çok güzel
bir yaylası bulunmaktadır. Haziran başından Temmuz ortalarına kadar bu yaylaya
göç yapılır. Yayla evleri son yıllarda eski özelliğini kaybetmiş, yeniden
betonarme olarak kaçak inşa edilmeye başlanmıştır. Eski ahşap evler giderek
azalmaktadır. Yaylada bir cami ile üç adet çeşme mevcuttur. Köyde her yıl yaz
mevsimi başlarında Hacet Bayramı yapılır. Ayrıca Dere Mahallede sonbaharda
Türbe Bayramı yapılır.
Köyde 5 sınıflı bir ilkokul ve
öğretmen lojmanı, iki adet cami, iki adet imam lojmanı, inşaatı bitmiş durumda
PTT binası ile altı adet çeşme, beş adet çamaşırhane bulunmaktadır. Bolu -
Mudurnu yolu üzerinde Örencik, Samat, Sarıyer ve Çepni Köylerinin ortaklaşa
kurdukları bir un fabrikası vardır. Köyde ayrıca bir adet el ile ağaç çekme
tezgahı mevcuttur. Bu tezgahta merdiven korkuluğu, çocuk arabası ve buna benzer
araç ve gereçler yapılır [10].
4.4.3. Sarıyer Köyü ve Yaylası
Mudurnu İlçesinin kuzeyinde Abant
Dağları eteğinde kurulmuştur. 1957 yılında meydana gelen depremden sonra
bugünkü yerine kurulmuştur. İlçeye Bolu - Mudurnu karayolundan ayrılan
stabilize bir yolla bağlı olup, ilçeye 12 km . uzaklıktadır. 44 hanede 231 kişi
yaşamaktadır.
|
Kaynak: Anket Dökümü
Örencik yaylasının nüfus dağılımını
gösteren grafiğe bakıldığında , 26 ile 45 yaş arasının çoğunlukta olduğunu ve
ardından 46 ile 64 arası yaşın geldiğini görmekteyiz. Buna göre Örencik
yaylasının Sarıyer yaylasına göre daha genç yaş grubuna sahip olduğunu
söyleyebiliriz.
Tavukçuluk yaygın bir şekilde
yapılmakta ve halkın en önemli geçim kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca süt
inekçiliği gelişmiştir. Süt ve süt mamulleri turistik Abant yöresine gelen
turistlere satılmaktadır. Sebze ve meyve yetiştiriciliği de ileri durumdadır.
Tarım ürünlerinden buğday, arpa, fiğ, patates ve şekerpancarı yetiştirilir.
Köy, bir plana göre
yapılanmıştır. Bir ilkokul ve öğretmen lojmanı ile camisi mevcuttur. Örencik ve
Samat köyleriyle birlikte ortaklaşa kurulan bir un fabrikası bulunmaktadır.
Abant Dağları’nda köye ait bir yayla vardır. Köylüler her yıl yaz aylarında bu
yaylaya göç ederek hayvancılık eylemlerini sürdürürler. Köyde her yıl Hacet
Bayramı yapılır [11].
4.5. Mülkiyet Durumu
Abant Gölü Tabiat Parkı
Ormanlarının tamamı; Bolu ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Tabiat Parkı
Orman Genel Müd.; Bolu Böl. Müdürlüğüne bağlı; Abant Orman Böl. Şefliği
tarafından idare edilmektedir [12].
Yaylalar Orman .kanunu ve Milli parklar Kanunu’ na göre kamu mülkiyetindedir.
Bolu İli Turizm Master Planı Kararları
Bu Plan kararlarından Uzun Devreli Gelişme Planı kararları verilirken
daha kapsamlı olarak yararlanılması düşünülmektedir. Abant Gölü Tabiat Parkı’na
yönelik başlıca kararları aşağıda özetlenmiştir:
·
Nitelikli altyapı geliştirilmesi
·
Günübirlik aktivite çeşitlerinin açık alan
kullanımları ağırlıklı olarak arttırılması
·
Konaklama kapasitesinin ekonomik arz yaratacak
tesis türleri ile arttırılması, bu amaçla öncelikle mevcut yayla evlerinin
fonksiyonel kullanımı
·
Mevcut Çevre Düzeni Planının revizyonu
·
Uygulama ölçeğinde (1 / 1000) planın yapılması
Abant Gölü Tabiat Parkı Tefrik Raporuna Göre Yapılacak Çalışmalar [13]
·
Mevcut yayla evlerinin gelişimi
sınırlandırılacak, beton evler yapılmayacak ve mümkün olduğu takdirde aynı
mimari tarzda restore edilecektir.
YAYLALARIN HUKUKSAL DURUMU
Bu bölüm; Abant Tabiat Parkı Uzun
Devreli Gelişme Planı araştırma ve sentez raporları için tarafımdan hazırlanan
“Abant Yaylaları Hukuksal Durumu” başlıklı araştırmadan yararlanılarak
hazırlanmıştır.
Yaylalar, hukuk literatüründe “...bir
ya da birkaç köy, kasaba, şehir halkının .hayvanları ile birlikte yaz mevsimini
geçirdikleri, kadimden beri bu şekilde kullanılan, mülk edinilmeyen ve
zilyetlikle kazanılmayan yüksek arazi parçalarıdır” şeklinde
tanımlanmaktadır.
1958 tarihli Arazi Kanunu’nun
101. Maddesi ile yaylalar “Metruk Arazi” olarak tanımlanmış ve sahibinin
hazine olduğu, alınıp satılamayacağı, tapu ile bir kimseye tasarruf
ettirilemeyeceği, ancak “kullanma-yararlanma” hakkının bir veya birkaç
kişiye veya köy yahut kasabaya bırakılabileceği hüküm altına alınmış idi.
Ancak, 28 Şubat 1998 tarihinde yürürlüğe giren Mera Kanunu, Arazi Kanunu’nun
11. Maddesi’ndeki “meralar” ibaresi çıkarılmıştır.
Mera Kanunun 3. Maddesi’nde
yaylaklar, çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri,
hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya
kadimden beri bu amaçla kullanılan yerler olarak tanımlanmakta, özel mülkiyete
geçirilemeyeceği, ancak kullanım hakkının kiralanabileceği, hükmü
getirilmektedir. Mera Kanunu’nun 14/b, 20, 30-a/7 ve 35. Maddeleri, yayla
turizmi ile ilgilidir.
-
Mera Kanunu’nun 14 Maddesi b fıkrasında turizm
yatırımları için zorunlu olan yerlerin tahsis amacının değiştirilebileceği ve
hazine adına tescil edileceği,
-
20. Maddesi’nde, valiliklerden izin alınarak
mandıra, suluk, sundurma, süreklilik göstermeyen barınak ve ağıllar ile Turizm
Bakanlığı’nın talebi üzerine turizme açılması uygun görülen bölgelerde ahşap
yapılar dışında ev, ahır ve benzeri inşaatlar yapılamayacağı, hükmü yer almaktadır.
31 Temmuz 1998 tarihinde
yürürlüğe giren Mera Yönetmeliği’nde ise, turizm amaçlı tahsis amacının
değiştirilmesi için, ÇED Raporu ve turizm alanı ilan koşulu getirilmektedir.
Medeni Kanunu'nun 641 ve 912
maddeleri, yaylaları “yararı kamuya ait olan mallar” olarak tanımlanmış,
devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bu yerlerin tapuya tescil
edilemeyeceğini hükme bağlamıştır.
Günümüzde yaylalar, teamül
gereği, ortak yararlanma ilkesi doğrultusunda bir çeşit “iştirak halinde
mülkiyet” benzeri kullanım statüsüne göre işletilmekte ve kullanılmaktadır.
Buna göre yaylalardaki “yaylakevleri, ağıl ve benzeri tesisler” köy halkının
uygun görmesi üzerine bugüne kadar yapılagelmiş ve halen yapılmaktadır.
Yargıtay kararlarında, mülk edinme amacına yönelik olmadığı taktirde yaylalarda
ağıl, barınak ve benzeri tesisler yapılmasının mümkün olduğu belirtilmektedir.
6831 Sayılı Orman Yasasında “Devlet
Ormanı içinde her türlü bina, ağıl, barınak yapılması ve tarla açılması” yasaklanmış [14], “Bu Kanunun 17. Maddesinde yasak edilen
fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar 6 aydan 1 yıla
kadar hapis ile cezalandırılacağı”[15],
111. Maddesinde ise; “Bu Kanunun 3. Maddesi ile Orman Rejimi altına
alınan yerlerde ve 23, 24, 25. Maddeler gereğince Muhafaza Ormanı ve Milli Park
olarak ayrılmış Ormanlarda ormana müteallik suçları işleyenlerin müstahak
olacakları cezaların iki misli olarak hükmolacağı”
öngörülmüştür ”..
Ayrıca 2873 Sayılı Milli Parklar
Kanunu’nun 23. Maddesinde “Abant Gölü ve çevresi Devlet Ormanı olarak
6871 Sayılı Kanun hükümlerine göre yönetilir ve işletilir” denilmektedir ve buna dayanılarak Tarım ve
Orman Bakanlığı’nın 21.10.1988 Gün ve 3 Sayılı kararı ile Abant Gölü ve çevresi
“Tabiat Parkı” olarak tefrik edilip duyurulmuştur.
Günümüzde yaylalarda kaçak
yapılaşmalar görülmektedir. Kaçak yayla evi yapma suçuna konu olan yer 6871 Sayılı Yasanın 17. Mad. kapsamında Devlet
Ormanı Statüsüne alındığı ve Bakanlık kararı ile Tabiat Parkı olarak da tefrik
edildiğinden Mahkeme Kararlarının uygulanması Yargıtay tarafından da uygun
bulunmuştur [16]. Suça konu olan yayla evlerinin 6831 Sayılı
Kanunun 93/3. Mad. uyarınca müsaderesi hakkında mahallinde verilen kararlar
Yargıtay tarafından uygun görülmüştür.
Orman Kanunu’nun 17/2 fıkrası
dışında orman açıklıkları ile orman sınırı üzerinde kalan ve bir veya birkaç
gün kasaba ahalisinin hayvanları ile birlikte geçici olarak çıkıp, hayvanları
otlatmak üzere eskiden beri kullanılan ağaçsız otlu orman içi veya orman dışı
münferit yerlerdir.
“.....Bu açıdan bakıldığında
kaçak yapılaşmanın olduğu yerin “Yayla” olduğu ve buna göre orman sayılmaması
gerektiği görülmektedir. Ancak, Abant Gölü ülkemizin coğrafi hazinesi olarak
sayılabilecek çevresi ile tüm ülke halkının ve yabancı turistlerin ilgisini
çeken tüm ülke insanları için korunması bir vatan borcu olan yerlerdendir. Bu
nedenle yasa koyucu 6831 Sayılı Yasanın 3 üncü Mad. ile yetinmemiş, kendisi
direkt olarak 2873 Sayılı Yasa ile, bu yasanın yukarıda açık olarak yazılan 23.
Mad.nde Abant Gölü çevresini orman rejimine almıştır. Bir yerin orman
sayılabilmesi için orada orman ağaçları bulunması yerin tamamen ormanla kaplı
olması kesin koşul değildir. Eskiden orman olan orman toprağının orman
sayıldığını bilmekteyiz. Bunun gibi 6831 Sayılı Kanunun 3 üncü Mad. de ihtiyaca
göre bir yerin orman rejimine alınabileceğini bildirmektedir. Kaldı ki yukarıda
da açıklandığı gibi Yasa Koyucu 09.08.1983 tarihli olarak çıkarttığı 2873
Sayılı Yasada bu yeri kendisine orman rejimine almış ve Abant Gölü çevresini
özel olarak koruma ihtiyacını duymuştur...”[17]
“ .... 2873 Sayılı Yasanın
15 inci Mad. son fıkrası “ bu gibi yapı ve tesislere hiçbir kayıt ve şart
aranmadan doğrudan doğruya Tarım ve Orman Bakanlığınca el konulur” hükmünü
taşımaktadır. ......Yine sanığın ve zabıt mümzii tanığın keşif mahallindeki
beyanlarında Abant Gölü çevresinde Milli Park Sınırları içerisinde bir çok evin
yapılmak suretiyle Milli Park Alanlarının işgal edildiği ve bu evler için
mahkemelerce kararlar verilmesine rağmen el koyma, boşaltma, yıkım işlerinin yapılmadığı
anlaşılmakla 2873 Sayılı Yasanın 15 inci Mad.nce yüklenen görevlerini yapmayan
görevliler hakkında suç duyurusunda bulunmak gerekmiştir.”[18]
Bu örnekte sanık hakkında ilk
tutanağın tutulduğu tarihten bu güne kadar 2873 Sayılı Yasanın 15. Mad. uyarınca
gereğini yapmayan ilgililer hakkında gereğinin takdir ve ifası için Mudurnu
Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, Abant Milli Parkı
sınırları içerisinde tutanak tutulup yargılanan, kararları kesinleşen sanıklara
ait evler hakkında yine 2873 Sayılı Kanun 15. Mad. ile gereğini yapmayan
görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
Mudurnu Cumhuriyet Savcılığı ve
Mudurnu Sulh Ceza mahkemesi Başkanlığı’nın emirlerinde [19]
;
a. 2873
Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra Milli Park sınırları içerisinde
yapılıp hakkında tutanak tutulmayan, yargıya intikal ettirilmeyen inşaatlar
için dava açılmasının sağlanmasını talep etmekte ve ilgililer hakkında suç
duyurusunda bulunulmaktadır [20].
b. İsimleri
listede bulunan ve haklarında dava açılan şahısların yine bizzat mahallinde
inceleme yapılarak inşaata devam etme veya fiilen bitmiş olan inşaatı kullanma
gibi suç oluşturan eylemlerine devam edip etmedikleri, devam ediyorlar ise
bunlar hakkında da suç tutanağı tanzim edilmesi ve evi kullananlar hakkında suç
zaptı istenilmektedir [21].
YAYLALARA İLİŞKİN ÖNERİLER
- Abant Gölü
Tabiat Parkı içerisinde yer alan yaylalar ile ilgili iş ve işlemler 2873
sayılı Milli Parklar ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine tabidir. Bu
alanlarda gelişme sınırlanacak, geleneksel yayla evi mimarisi korunacak,
gerekenlerin onarılarak yenilenmesine izin verilecektir.
- Yaylalarda kaçak yapılmış yayla evleri
özel projelerde değerlendirilecek, taban alanı ve gabarisi çevreye aykırı
olmayanlar korunarak, aykırı olanlar tasfiye edilmelidir.
- Mimari
Tipolojik Çalışmalar Yapılması: Bunun için geleneksel yayla evlerinin plan
ve mimari tipolojisine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Var olan
çalışmalar değerlendirilmelidir.
- Bakım ve Onarım Yönetmeliği: Onarıma gereksinim
duyan yayla evleri projesi ile izin alındıktan sonra, hazırlanacak ‘Bakım
ve Onarım Yönetmeliği’ uyarınca geleneksel mimari özellikler temel
alınarak onarılmalıdır.
- Hukuksal
Sorunların Çözülmesi: Yaylaların kadimden gelen “zilliyetlik” hakkı
vardır. Yayla evleri mülk olarak edinilememektedir. Bunun yasal olarak
çözümlenmesi gereklidir.
- Yayla Turizm
Alanları İlanı: Yaylaların bazıları “Yayla Turizm Alanı” olarak ilan
edilebilir. Köy Tüzel Kişiliğine veya oluşturulacak turizm kooperatifine
bağlanabilir. Bu yaylalar Orman Bakanlığı’ndan Kültür ve Turizm Bakanlığı
tasarrufuna aktarılmalıdır.
[1]
Tunçer, M., Proje Yönetimi ve Planlama, 2001-2003, ABANT
GÖLÜ TABİAT PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI, 1/25 000 VE 1/10 000 Araştırma ve Plan
Raporları, UTTA Planlama & Danışmanlık Ltd. ve SELİN Ormancılık A.Ş., Orman
Bakanlığı, Milli Parklar ve AYH Gn. Md., Bolu MPAYH Başmühendisliği.
[2] Yaylalarda mimari ve çevresel tespit çalışmaları ile anket
çalışmaları yapan grup; Tunçer, M., Bilensoy, Y., (Orman Y. Müh.), Altun, S.
(Peyzaj Mimarı), Akpınar, E. (Şehir Plancısı).
[3] Bolu / Orman Böl. Müd. Abant İşl. Şefliği Abant Gölü
Tabiat Parkı Özel Amenajman Planı (1991 – 2010),Orman Yük. Müh. BOZ., M.,, S. 5
[4] Yaylalarda hayvanların barındığı ahır-dam gibi kalıcı
olmayan yerlerin tahliyesi söz konusu olmadığı belirtilmektedir.
[5] BAHADIR, Ö., 27. 07.2000 Tarih ve 2.M.4.2/286-2880,
Orman Bak., Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Gn. Müd.’ne Yazılan Yazı.
[12] Bolu / Orman Böl. Müd. Abant İşl. Şefliği Abant Gölü
Tabiat Parkı Özel Amenajman Planı (1991 – 2010),Orman Yük. Müh. BOZ., M.,, S. 2
[13] y.a.g.e., Tabiat Koruma Alanı ve Çevre Sorunları
Grubu, Eylül 1988
[16] T.C. Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin; 2000/13495 Esas
No’lu ve 2000/16311 Sayılı Kararına
bağlı olarak 7M/20001.01.024 Sayılı Yargıtay İlamı
[19] Mudurnu Cumhuriyet Savcılığı’nın 26.05.2000 Tarih ve
2000/186 Sayılı hazırlık dosyasına konu olan emirleri ekindeki Mudurnu Sulh
Ceza Mahkemesi Bşk.’nın 18.05.2000 Tarih ve 1999/197 ve 2000/151 Sayılı
emirleri.
[20] Aynı konu Bolu Valiliği tarafından da incelemeye
alınmış ve Bolu Valiliği’nin 25.07.2000 Tarih ve B054VLK4140300-22.18.1.1./1336
Sayılı emirleri ile konular hakkında bilgi istenmiş ve yetkililerle
görüşülmüştür.
[21] Orman Bak., Batı Karadeniz Böl. Müd., Karacasu MP
Müh.’nin MP ve AYH BaşMüh.’ne yazdığı 07.08.2000 Tarih ve 03.M.03.01/128 Sayılı
Yazı.
Yorumlar
Yorum Gönder